Günümüzde ülkemizde ve dünyada enerjiyi olan ihtiyaç oldukça yüksek bir düzeye ulaşmıştır. Ülkeler çok fazla elektrik enerjisine ihtiyaç duyuyorlar. Sanayi tesisleri, sokak aydınlatmaları ve evler elektriği tüketen en büyük kaynaklar. Bu elektriğin üretebilmesi ise ancak büyük çaplı santraller sayesinde olabiliyor. Bu santrallerin bir kısmı yenilenebilir iken bir kısmı yenilenemez enerji kaynaklarından enerji üretiyor. Enerji ihtiyacına hızlı ve çevreci bir çözüm getirmek için farklı yöntemler geliştirildi. Bunlardan bir tanesi de biyokütle enerjisidir. Bu konuyla alakalı en çok sorulan soruysa Biyokütle Enerji Santralleri Tarlalarda Hasadın Çoğalmasını Engeller mi? sorusudur. Bu yazımızda da biyokütle enerjisini inceleyerek bu soruya cevap arayacağız.
Biyokütle Enerjisi Nedir?
İlk olarak biyokütlenin tanımını yapmak gerekir. Biyokütle, yaşayan ya da yakın vakitlere yaşamış canlılardan kazanılan fosilleşmemiş tüm biyolojik materyalin genel ismidir. Biyokütle, bir enerji kaynağı olup endüstriyel ölçekte biyokütle, bu biyolojik materyallerden yakıt eldesi ya da bazı endüstriyel amaçlar için kullanılmasıyla ilgilidir.
Biyokütle enerjisinden enerji elde etmek için biyokütle enerji santrallerine ihtiyaç duyulur. Bu tür santrallerin inşa edileceği yer ise büyük önem taşır. Çünkü bu tür santraller rastgele bir araziye inşa edilemez. Biyokütle kaynaklarına yakın olması önemlidir. Böylece masraflar büyük ölçüde hafiflemiş olur.
Biyokütle Nasıl Bir Enerji?
Çevreci bir bakış açısıyla bakılırsa ilk merak edilen nasıl bir enerji kaynağı olduğudur. Termik santral gibi yenilenemez bir enerji kaynağından %25 daha fazla karbon emisyonuna sahiptir. Buna rağmen yenilenebilir enerji kaynağı olarak sınıflandırılır.
Bunun nedeniyse atık bitki ve hayvan artıklarından yapılmasıdır. Atık bitki artıkları bir şekilde kullanılabilir. Ayrıca hayvan gübreleri ve atık sularının verimli bir şekilde değerlendirilmesini sağlar. Bu anlamda da bazı yönlerden verimli bir enerji üretim yöntemidir.
Biyokütle Kaynakları Nelerdir?
Biyokütle kaynakları arasında yağlı tohumlu bitkiler, elyaf bitkileri, baklagiller ve tarımsal artıklar yer alır. Odun atıkları, hayvan dışkıları, mezbahane atıkları da yine biyokütle kapsamı içerisine girer. Kanalizasyon suları, sanayi artıkları da yine biyokütle enerjisi olarak kullanılabilir.
Biyokütle Enerjisi Zararlı mı?
Dönüşüm verimi düşük olan biyoenerji santralleri aynı zamanda yüksek karbon emisyonuna da sahiptir. Daha önceden de belirtildiği üzere fosil yakıtlardan dörtte bir oranında daha fazladır. Karbon emisyonu konusunda oldukça kötü bir performans sergiler. Ayrıca enerji üretiminde kullanılan artıkların daha sonradan depolama sorununa sahip olması ve kötü kokması da dezavantajdır. Ayrıca insanlar tarafından tüketilmesi gereken mısır, patates gibi bitkilerin makineler tarafından kullanılmasına yol açar. Bu da gıda arzını azaltarak fiyatları artırır. Enerji üretiminden arta kalan atıkların depolanması ve aynı zamanda görüntü kirliliğine ve pis kokuya da yol açar.
Maliyeti yok denecek kadar az olan nerdeyse sonsuza bir kaynak olan bir kaynaktır. Bu anlamda 2050 yılında dünya enerji üretiminin %30’unu karşılaması hedefleniyor. Zararlarının azaltılmasına çalışan biyokütle enerjisi, enerji elde etmenin en verimli yollarından biri olmasına çalışılıyor. Bu enerji türünün insan ve doğa üzerindeki etkilerinin azaltılmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir.
En çok merak edilense tarlara zarar verip vermeyeceğidir. Tarladaki hasada doğrudan bir etkisi bulunmasa da karbon emisyonu yükselmesi bitkileri etkileyebilir. Bu konuda önlem alındığı takdirde biyokütle enerjisi sıkıntı yaratmaz. Tarladaki hasadın etkilenmesi gibi bir sorun söz konusu değildir. Bu konuda değişik görüşler olsa genel olarak tarlanın dolaylı yoldan etkilendiği yönündedir. Ayrıca bu etkilerin giderilebileceği de çok açıktır.
